Minik mikrobumun en sevdiği oyuncağının ismi Fare. Onu parka götürüp salıncakta sallıyor, acıktığında yemeğinden paylaşıyor, susadığında su içiriyor, birlikte uyuyorlar...

Immm! Bu işte bir gariplik var! Bi dakka! Noluyor!

Bizim dünya tatlısı, mutluluk pıtırcığımızın hayvanlara karşı aşırı bir sevgisi ve ilgisi var her çocuk gibi. Önyargısız bir sevgi besliyoruz hayvanlara karşı.


Örümceğinden, sümüklü böceğine, tırtılından, kuşa kadar ayırt etmeksizin tüm hayvanlara sevgi pıtırcıklarını bonkörce dağıtıyor. Bu çeşitlilik ise ebeveyn kontrolü doğrultusunda bizlerden geçiyor tabii. Köpekten deli gibi korkan ben, sırf bizim minik mikrop korkmasın diye alnımdaki boncuk boncuk beliren terleri saniyenin onda biri zaman diliminde siliyor, bir de üstüne teşvik ediyorum "Ayyy (ııııyyy) ne güzel köpek sevmek ister misin yavruuummm?"

Biz minik mikrobumuzu seçimlerinde olabildiğince özgür olmasını, sevdiği ve sevmediğini düşündüğü şeyleri seçmesini istiyor ve buna göre teşvik etmeye çalışıyoruz. Bizim birer kopyamız olan bu şahıslar doğal olarak korkularımızı, sevmediğimiz yemekleri, alışkanlıklarımızı şipşak iki dakikada baskı hızlılığında kopyalıyorlar. En ufak bir hatayı affetmiyorlar. O kiraz çekirdeğini basket atabilirim diye  düşünmeyecektim!

Tabii kontrol edemediğimiz bazı şeyler de var elbet, onun için de bu kadar kusur kadı kızında da olur gözü ile bakıyoruz. Misal, minik mikrobumun babası bezelye yemiyor ve bizimki de katiyen bezelye yemiyor. Hadi bu zararsız örnek, bezelye yemediği için henüz astronot olma şansını kaybetmiş değil. Çok daha kötü olabilecek örnekler yok neyse ki, bunun için var gücümüzle harcımızı karıyoruz. Zira öğrenilmiş davranışların etkisi hayatları boyu devam ediyor. 

Kabul bazen birlikte hareket etmek çok zor olabiliyor, isyana hazır bünyeleri bizimle ittifak yapmaya hazır değil ancak bunu kırmak için de "hemşire geldi yandın yavrum","polis geldi şimdi bittik", "bakkala hiç görünmeyelim" türü söylemler gerçekten çok derin etkiler bırakabiliyor. Aynı örneği hayvanlar için de yapan ebevenyler olmuyor değil "Ayyy kedi iğrenç pis o" "Ayy köpek miğğ kaçın ısırır" gibi. Halbuki onlar önyargısız tüm hayvanlara karşı. Tertermiz birer sayfa gibiler. Ne yazarsanız ileride onu okuyacaklar.

Bir arkadaşım vardı, yetişkin olmasına değin kedilerden kedilerin sudan kaçtığı gibi panikle kaçardı. Sonra sonra işin mantıksal boyutuna kafa yormaya başladı da, çığlıkları benim köpek sevgime benzer bir hal aldı, daha sonra ise bir el daha arttırdı, bir kedi aldı eve. Şimdi mutlu mesut yaşayıp, yaşlanıp gidiyorlar. Daha önce sebepsiz yere tiksinti ve korku duymasının ise sebebini tahmin edersiniz tabii... Bu yüzden bizim kocaman ve aşırı duygusal ailemiz minik mikrobunun tercihlerine olabildiğince Türk Standartları Enstitüsü'nün belirlediği oranda saygı gösteriyor. Bu bebek yerine -ki kız çocuğu olması nedeni ile bebek almıştım kendisine- fareyi tercih ediyor ve ona bakmayı uygun görüyorsa dahi geçerli. "Seviyorum kız seni" Ancak neyse ki oyuncağı himayesine almış durumda, canlısını yakalayıp getirirse hadi besleyelim diye ,bu kağıdı çiğ çiğ çiğner çiğnemekle kalmaz yutarım o zaman. Şaka şaka... Özgür çocuklar özgür bireyleri getirir. Gelecek onlarla daha umut dolu...

Sevgiyle kalın...


Yazar : Zeynep Guneştan
5 Kişi bu makaleyi beğendi.

 

Persentil Hesaplama

Persentiller, belli bir yaş grubundaki kız ve erkek çocuklarının kilo ve boy dağılımını gösterir. Persentil değeri, bebeğinizin yaşıtları arasında 100 kişi içinde sıralama yapılırsa boy ve kilosuna göre sıralamadaki yerini belirtir.

Gurme Bebek Forum

  • Herkese merhaba öncelikle foruma yeni üye oldum ve kullanmayı pek de bildiğim söylenemez ama çok sıkıntıdayım nolur bana yardım edin benim 15 aylık ikizlerim var erken doğdukları için 14 ay...

    Ysfkrm - 31.03.2023
    Devamını Oku
  • Merhaba kaç yaşında korkuları geçti acaba aynı durumdayızda

    Tulizabet - 26.10.2022
    Devamını Oku