Minik mikroplarımızın başrolü kaptığı yapımda en iyi yardımcı oyuncu dalında Oscar alabilecek yetenekte olabilen biri var hayatımızda. Öyle ki siz deyin futbolda biz diyelim basketbolda oyun kurucu ne ise evde de anneler aynıdır diyoruz hep, diğer yandan takımı tamamlayan, ailemizin en iyi savunma oyuncusu, ekibimizin yegâne defans üyesi, teknik müdürü hatta CTO’su olan babaları da unutmadık.
Belki bir işlerine yarar, sağ iç ceplerinde saklarlar diye naçizane önerilerimizi de dikkatlerine sunmaya karar verdik…
Biliyor ve görüyoruz ki; çoğunlukla anneleri ile gün içerisinde haşır neşir bir samimiyeti olan minik mikroplar sizinle sadece akşamdan akşama ve hafta sonları görüşüyor olması sizi ürkütüyor, ürkütmesin efenim!
Korkulacak bir şey yok inanın, içinizi ferah tutun. Zira tüm uzmanlar diyor ki; çocuğunuz ile geçirdiğiniz sürenin niceliği değil niteliği önemli. Hadi buradan yırttınız çok şanslısınız.
Minik mikrobunuzun hayatınızın tam orta yerine gelmeden ve geldikten sonra yaşadığınız süreci az buçuk biliyoruz. İzin verirseniz ışığın prizmadan geçmesi gibi içinizden geçen, o özel haberi aldığınız ilk andan itibaren neler yaşadığınız kısaca hatırlatalım.
Çocuğunuz olacağını öğrendiğiniz günden itibaren uçsuz bucaksız bir okyanusta kaybolmuşluk hissi yaşadınız (check), sevgili eşinizin hamileliğinde- ne olduğunu anlamamanıza rağmen- tüm kontrollere geldiniz ve elinden tuttunuz (check) sevgili eşiniz aşerdi, gecenin bir körü uyandırıldınız ve tüm yorgunluğunuza rağmen gittiniz o eriği aldınız (check) daha nice küçük ama etkisi büyük işkenceciklere maruz kaldınız (check) / ya da bunların hiçbirini yap(a)madınız, minik bir mikrop sonradan sizin hayatınıza dahil oldu, buna rağmen tüm sevginizle ona kucak açtınız, tüm imkanlarınızı seferber ettiniz ve onun mutlu bir birey olarak büyümesi için elinizden geleni ardınıza koymadan hayatınızın en güzel mutluluğu olduğunu düşünerek –“ tabiki kimselere çaktırmadan” –yaşıyorsunuz.
Onca gaz dolu geceler, uykusuz anne siniri, gece beslenmelerinde hazırlanan sütler, üç saatlik uyku ile işe gitmeler, izlenemeyen futbol maçları, oynanamayan bilgisayar oyunları, gidilemeyen arkadaş etkinlikleri, yataktan gönderildiğiniz gecelerin sonunda minik mikrobunuz büyümeye sizinle daha fazla iletişim kurmaya başladı. Konuşmaya başladıkça annenin biyolojik bağının vermiş olduğu koşulsuz sevgiyi daha bir anlar oldunuz çünkü artık siz de bağ kurmaya başladınız. Artık daha da birbirinize bağlısınız ve dünya onun etrafında dönmeye başladığına yönelik düşünceniz daha da sağlamlaştı. Biiiipppp!!!
Sayın okuyucularımız yayınımıza kısa bir ara veriyor ve burada sürece müdahale etmemiz gerektiğini dikkatinize sunuyoruz. Minik mikrobumuzun etrafında dönen bir ebeveyn dünyası istemiyoruz minik mikrobumuzun dahil olduğu bir aile dünyası istiyoruz.
Artık devam edebiliriz…
Minik mikrobunuz ile konuşmaya başladığınız andan itibaren, hayatta şimdiye kadar kimsenin size bu kadar güzel sarılmadığını düşündükçe, sizi gördüğünde gösterdiği mutluluğu görünce içinizde gün be gün artan sevgi pıtırcıkları büyümeye başladı.
Tabi ki onun için en iyisini istiyorsunuz ve canla başla kendinizi geliştirmeye, daha fazla çalışmaya başladınız. Ebeveynlik üzerine okuduğunuz kitaplara, dinlediğiniz uzmanlara ek olarak size çok özel bir tavsiyemiz var: bırakın sizi tanısın. Yani minik mikrobunuzun sizi sadece babası olarak tanıması değil Ali, Rıfkı, Sadullah olarak da tanımasını tavsiye ediyoruz. Lakin gerekli teknik alt yapıyı oluşturursanız birlikte harika yol arkadaşları olacağınızı müessesemiz garanti ediyor. Garanti etmekle kalmıyoruz, üç anahtar sözü de veriyoruz.
Eminiz ki, minik mikrobunuzun kalecisi, yemeğe gelen komşusu veya dört nala koşan atı olabilirsiniz. Ali Baba’nın çiftliğinin bakım onarımı size ait, hayvanları taklit etmek de göreviniz olabilir. Yalnız bunların hepsi onun hayatındaki yerinizi temsil ediyor olmasın!. Onun da sizin hayatınıza dahil olmasına ne dersiniz? Yok yoook! Sadece tuttuğunuz takımı bilmek, arabayı kullanan, masanın baş köşesine oturan kişi olarak değil tüm yönlerinizle sizi tanımasından bahsediyoruz. Yaş gözetmeksizin tüm minik mikroplar için geçerli olan bu tavsiyemizin içinde, sizin çocukken en sevdiğiniz oyunu da birlikte oynayın mesela, ona gençlik hayallerinizi de anlatın, en son hangi şarkıda gözleriniz doldu bilsin, hayattaki en büyük saflığınız neydi, hangi meyveyi seversiniz mesela, üzüldüğünüzde ne yaparsınız, peki ya mutlu olduğunuzda, en sevdiğiniz yazarı neden seviyorsunuz örneğin, ve zaman aktıkça daha fazla ayrıntıyı paylaşın. Bırakın sizi tanısın…
Sizi eve oyuncak getiren, eğlenceden sorumlu devlet bakanı, kendisi ile eğlence adı altında annenin aklını çıkaracak kadar tehlikeli akrobatik hareketler yapan ama her şeyden önce sadece “baba” sıfatı ile tanımasın. Dünya’yı ele geçirmek için hain planlarınızı anlatın, geceleri masal okumanın dışında kendi anılarınızı da anlatın. Bilsin minik mikrobunuz hayallerinizi, sevdiklerinizi, utandığınız zamanları, espri anlayışınızı… Sonra bir gün siz gittiğinizde çok uzaklara, hayıflanmasın acaba ben babamı yeteri kadar tanıyor muydum diye. Bırakın sizi tanısın…
Zeynep Guneştan
