Uykusuz Anneler Kulübü’nün, Nestle’nin İyi Büyüsün İyi Yaşasın platformu sponsorluğunda gerçekleştirdiği “Üçüncü Ebeveyn” seminerinde Cinsel Sağlık Uzmanı Dr. Ece Hattat ve Uzman Psikolog Fatma Tosuntaş Karakuş katılımcı annelere hamilelik ve doğum sonrası cinsel hayat ve bebeğin gelişi ile anne-baba ilişkisinin dönüşümü, yaşanan sorunlar ile ilgili çok değerli bilgiler verdi.

Dr Ece Hattat; Türkiye’de kadınların %70’inin cinsel istek kaybı, orgazm problemi, ağrı problemi, keyif alamama, performans endişesi gibi sebeplerle cinsel tatminsizlik yaşadığını; Ancak kültürel çekinceler nedeni ile bu sorunları paylaşmadığını ve doktor yardımı almadığını belirtiyor.Hattat’a göre, bir kadın biyolojik olarak cinsel fonksiyon sorunu yaşamasa da hayal etiği mutluluğa ulaşamıyorsa, bu da bir cinsel sağlık alarmı. Günümüzde genel olarak erkek cinsel sıkıntıları konuşulsa da dünyada çalışmalara bakınca kadınlarda cinsel bakımdan daha çok sıkıntı olduğu görülüyor ve kadınlarda genelde birden fazla sıkıntı bir arada görülüyor.

Kadınların %50’si cinsel sorunlarını kimseye danışmıyor. 10 kadından 1’i kocasına; Yine 10 kadından biri doktora danışıyor. Kadınlar iyi bir cinsel hayat düşlüyor ancak harekete geçmiyor. “Bunun sebebi kadınların sorunları çoğu zaman psikolojik zannetmesi” diyor Ece Hattat. “Zamanla geçeceğine inanıyorlar. Ancak zaman içinde seks hormonları da düşüyor. Yani sorun psikolojik başlasa da zaman içinde fizyolojik bir soruna dönüşüyor. Sorun hakkında birşey yapmazsanız sıkıntılar zamanla artıyor. Enerji erkeğe ve ilişkiye geçiyor.”

Hamilelik ve doğum sonrası süreç:

Cinsel hayatın en çok değiştiği dönem, hormonların en çok dalgalandığı 1. Trimester dönemi. Bu dönemde annedeki bütün hayat enerjisi fetusa aktarılıyor. Yorgunluk, bitkinlik, kusma, bulantı şikayetleriyle cinsellikten uzaklaşma yaşanıyor. 2. Trimester’da hormonal değişiklikler dengeye oturuyor. Cinsel istekte doğal bir artış yaşanıyor. Bazı kişilerde hamilelik öncesinden bile yüksek arzular görülebiliyor. 3. Trimester’da yeniden bir düşüş yaşanıyor. Vücut şeklinin değişimi, bel-sırt ağrıları, reflü ve stresin yoğunlaştığı bir dönem olduğundan cinsel hayattan uzaklaşılıyor.

Ece Hattat “Cinsellik sadece cinsel birleşme değildir. Duygusal ve fiziksel yakınlaşmaların tümüdür.” diyor. “Hamilelik sadece bir değişim ve bu değişime adapte olunabilir. Jinekoloğunuzun da onayı ile, özel bir hamilelik, doğum veya sağlık riskiniz yoksa, cinselliğin bebeğe zararı yok.” Ece Hanım hamilelikte cinsellik için kendinizi iyi hissettiğiniz anı kollamanızı ve mükemmelliyetçi olmamanızı öneriyor. Anahtar kelime “Adaptasyon”.

Doğum sonrası, ilk 24 saat hormonal değişim çok kuvvetli. Kadınlık hormonları dibe vururken prolaktin yükselir, östrojen ve testosteron düşer. Oksitosin (Bağlılık hormonu diye adlandırıyor); Emzirme sırasında salgılanan bu hormon aynı zamanda cinsellikte partnerler arasında da salgılanıyor. Keyifli bir birliktelikten sonra eşlerin aralarındaki tartışmaların yumuşaması da bu yüzden. Oksitosin emzirmede cinselliğe göre çok daha yüksek miktarda salgılandığından anne cinselliğe ihtiyaç duymamaya başlıyor. Doğum sonrası uykusuzluk, depresyon, mahremiyet, zamanlama, süre yönetimi sorunları da cinsel hayatı etkiliyor.

Doğum sonrası sıkça rastlanan cinsel sorunlar sırasıyla şöyle: İsteksizlik, ağrı, kuruluk, zevk alamama, orgazm Bu sorunlar genellikle 1 yıldan uzun sürüyor. “Seks hormonları açısından baktığınızda işleyen demir ışıldar.” diyor Ece Hattat ve 2,5-3 haftayı geçmeyecek bir birleşme sıklığının normal olduğunu belirtiyor. Birleşme sonrasında hormonlar yükseliyor ama bu süre zarfını geçtiğinizde hormonlar yeniden düşüyor. Ece Hattat cinsel alarmların duymazlıktan gelinmemesini, sorunların kendiliğinden ortadan kalkmadığını ifade ediyor. Kuruluk, ağrı, kasılma problemlerinde mutlaka yardım alınması gerektiğini, kişiye göre kayganlaştırıcı, Ph dengeleyici, intra-vajinal nemlendiriciler gibi yöntemlerin faydalı olabileceğini belirtiyor. Ancak kesinlikle kulaktan dolma bitkisel ürünlere yönelmemek gerektiğini söylüyor. Ve ekliyor: “Herkesin mutlu olduğu farklı bir rituel vardır. Kendinizi cinsel bir standarda göre kıyaslamayın.”

Ten uyumunu siz yaratın: Cinselllik için biraz planlama yapmak; Örneğin akşam yemeğini dışarıdan söyleyip vakit yaratmak gibi minik taktikleri kullanın diyor Ece Hattat. İşe yaramayan ritüelleri bırakın ve değiştirin diyor. “Mükemmelliyetçi olmayın, duruma adapte olun.” Eşle cinsellik sonrasında konuşabilmek ve karşılıklı geri bildirim verebilmenin de mutluluğa giden yolda çok önemli bir adım olduğunu belirtiyor.

Bebekten sonra anne-baba ilişkisi

Uzman Psikolog Fatma Tosuntaş Karakuş bebeğin gelişi ile değişen anne-baba ilişkisini anlattı. İşte sunumundan önemli notlar:

Çift terapilerinde onarılmamış sorunlar çoğunlukla bebeğin gelişiyle ilgilidir. Lohusalık özel bir dönem, anne kırılgan, savunmasız ve hassas. Bu dönemde babanın desteği çok önemli. Koca, bu dönemde eşinin kırlıganlığının farkında olmalıdır. Bebek öncesi eşler arasındaki ilişki ne kadar güçlü ise, bebek sonrası kriz o kadar çabuk çözülür. İlk aylarda baba anneyi, anne de bebeği beslemelidir. Babanın hassasiyet göstermesi ve empati yapması gerekir. Annenin bebeğe ilgisi uzadığında baba dışarıda kalmış hisseder. Baba ile birlikte bebeğe odaklanmak, 3 fert birlikte vakit geçirmek, oyun oynamak, konuşmak çok önemli. Annenin, babanın bebek bakımına yardım etmesine izin vermesi de bağların doğru şekilde kurulması adına önemli bir etkendir.

Bu dönemde hem annede hem de babada zihinlerinde varolan düzene uyma endişesi yaşanır. Kontrol duygusu, düzen beklentisi nedeniyle annenin/babanın kaygısı artar, ve bu kaygı diğer eşe de geçer. Burada dikkat edilmesi gereken husus şudur: Kaygı artınca anne-bebek ilişkisi zarar görür. Çocukların sağ beyni stres dedektörü gibidir. Anne strese girdiğinde bunu belli etmese de çocuk anne kaygısını yakalar. Kaygılarınızı çocuğunuzdan uzak tutmayı boşuna denemeyin, bunun yerine kaygıyı azaltmanın yöntemlerini bulun.

Her bebeğin ayrı bir ritmi vardır. Ebeveynlerin bebeği izlemesi, keşfetmeye çalışması onun ritmine ayak uydurması çok önemli. Anne bebeğini, zihnindeki bebek şablonuna uydurmaya çalışmamalıdır. Belli saatte uyuyan, belli miktarda yiyen bir bebek hayal edildiğinde, ve bu gerçekleşmediğinde anne kontrol duygusunu yitirir. Ve bu yüzden aslında geçici olabilecek sorunları istemeden kemikleştirebilir. Bebeğinizle ilişkinizde zihninizde bir zaman koymayın, bulunduğunuz andan keyif almaya çalışın.

“Sorunlar büyüyor ve çözülemiyor gibi göründüğünde, orada bir gelişim fırsatı vardır.” Herşeyin bir çözümü vardır. Bazen çaresizlik, hiçbirşey yapamamak ya da kabullenmektir çözüm. Bir sorunu çözemediğinizde ve çaresiz kaldığınızda, soruna yaklaşımınızı değiştirin. Sorun çoğunlukla insan doğasına aykırı beklentiler içine gidiğimizde oluşur.

Sorununuzun kaynağını doğru tespit edin: Anne-baba bebekten sonra kriz yaşıyorsa sorun annede ya da babada değildir. Çözülmeden kalan zorluklardır sorun. Sorun birey değildir. Kaynağı bebekte ya da birbirinizde aramayın. İki yetişkinin ebeveynlik konusunda uzlaşmakta çektiği zorluktur kaynak. Sorunları bireyselleştirdiğinizde çözüm yolunu tıkarsınız. Hiçbirşey olduğu gibi kalmaz gelişir ve değişir. Akmasına izin verin, bazen izlemek, “Bu durum bana ne söylüyor?” diye kendinize sormak gerekir. Bazı sorunlar dönemseldir, dönem geçince çoğu zaman iç dengeye kavuşulur.

Bebek-çocukla sorunlar: Bebek ya da çocuklara ağladıklarında yanında olduğunuzu hissettirmeniz gerekir. Çocuk ağlayabilir, ama onarım önemlidir. Doğru tutum “Davranışına kızdım ama seni seviyorum.” mesajını veren davranıştır. Tartışmanın sonunda sarılabilmek çok önemlidir. Genelde çocuklar istemediğimiz birşey yaptığında öfkemizi onun davranışına değil varlığına yöneltiyoruz. Bunu yapmamalıyız.

Anne baba olmak fedakarlık değil sorumluluktur. Çünkü fedakarlık hep karşılık bekler.

“Yeterince iyi anne kendi duygu ve sezgilerine güvenebilen, bebeğiyle bir olabilen, bebeğini tanımaya odaklı, her bebeğin ihtiyaçlarının farklı olduğunun farkında olan, bir çözüm bulacağına güvenen ve sorumluluk alan annedir.”

www.uykusuanneler.com

www.iyibuyusuniyiyasasin.com


Yazar : Seda Sümer
Seda Sümer 1976'da İstanbul'da doğdu. Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde Sinema ve Televizyon eğitimini alırken eşzamanlı olarak NTV'de program prodüksiyonu yaptı. Mezun olduktan sonra Total Direct, Rafineri/Trafo ve Manadigital ajansları bünyesinde, ulusal markalara dijital pazarlama ve proje yöneticisi olarak 10 yıl boyunca hizmet verdi. 2 çocuğu var. Hem iştahsız kızına, hem de obur oğluna sağlıklı beslenme alışkanlığını kazandırabildi. Günde 27.000'i aşkın annenin ziyaret ettiği www.gurmebebek.com'un kurucusu. 2010 yılından beri bebek çocuk beslenmesi hakkında muhabirlik, yayıncılık, blogger'lık, yazarlık, TV programı yapıyor.
0 Kişi bu makaleyi beğendi.

 

Persentil Hesaplama

Persentiller, belli bir yaş grubundaki kız ve erkek çocuklarının kilo ve boy dağılımını gösterir. Persentil değeri, bebeğinizin yaşıtları arasında 100 kişi içinde sıralama yapılırsa boy ve kilosuna göre sıralamadaki yerini belirtir.

Gurme Bebek Forum

  • Herkese merhaba öncelikle foruma yeni üye oldum ve kullanmayı pek de bildiğim söylenemez ama çok sıkıntıdayım nolur bana yardım edin benim 15 aylık ikizlerim var erken doğdukları için 14 ay...

    Ysfkrm - 31.03.2023
    Devamını Oku
  • Merhaba kaç yaşında korkuları geçti acaba aynı durumdayızda

    Tulizabet - 26.10.2022
    Devamını Oku