Burayı günlerce yazsam yine de tamamıyla kapsamış olamayacağımı düşünüyorum…

Herşeyden önce hastanede başlıyor olay. Bebek doğdu, hemen emzireceksiniz. Emzireceksiniz ki süt gelecek. Ve o göğüs uçları tahriş olacak, acıyacak, hatta kanayacak, buna da hazır olacaksınız. Çünkü bebeğin beslenme şekli bu. O da, siz de öğreneceksiniz. Öte yandan öğreniliyor ve alışılıyor. Ve tüm o acılar diniyor. Bu da 2 haftalık zaman azami. Bu süreç içinde istekli, gayretli, savaşçı olmak düşüyor anneye. İçinizden “anne olmak ne kadar da kapsamlıymış, ne kadar da çok sorumluluk varmış” ve türevi pek çok düşünce geçecek. Evet öyleymiş ve bunu “anne” olana dek anlamak mümkün değil…

Süt az geliyor, süt yetmiyor duygusu lohusa kadının en şaşkına çeviren konu. Sütler göğüslerden fışkırmıyorsa (bazı şanslı anneler için durum böyle gelişebiliyor) size bekleyen sendrom malesef yetersizlik sendromu. Etraftaki mahalle baskısı da eklenince (anneler, babaanneler, kayınvalideler, teyzeler… hepsi kendi tecrübelerini söyleyecek size… Kendilerininki az olduysa dahi elbet tanıdıkları en az dört yakınlarından, sütlerinin nasıl fazla fazla geldiğinden, gelen o sütlerin nasıl da “kaliteli” olduğundan _bundan kastedileni de açıklayacaklar ; böyle sarı sarı oluyordu sütler, üzeri kaymak bağlıyordu dolapta durdukça. İçinizi kemirecek düşünce şu olacak : “çocuğum doyuyor mu? Çocuğumu doyurabiliyor muyum?” Minicik bir bebek. Tek ihtiyacı içeceği süt. O da sizde yok… çok az… bunu bile beceremediniz anlayacağınız… Vardırıldığınız noktaya bakar mısınız?

Bugün birçok çocuk mama ile besleniyor. Anne sütü tabii ki bir çocuğun beslenmesi için en önemli, en değerli yol. Ama annenin sütü gelmiyorsa ve bu yüzdne bunalıma giriyorsa ne yapacak? Uçurumdan aşağı mı düşecek? Benim eşim koştu imdadıma. Söylediklerini aynen aktarıyorum :

- “Fatma'cım, sen akıllı, mantıklı bir insansın. Bir düşün, Derin’in sağlığı yerinde mi?”
-  Cevap : “evet”
- “Senin sağlığın sıhhatin yerinde mi?”
-  Cevap : “evet”
- “Tatlım o zaman ne’ye üzülüyorsun ? Bu kendine yaptığın bir çözüm getirmez ki. Böyle olursa sütün daha da azalır. Sütün hiç olmasa dahi nedir bu, dünyanın sonu mu? Çocuğumuzun aç kalmaması önemli olan. Mama veririz olur biter.”

O “Mama veririz olur biter” cümlesi var ya, benim paraşütüm o cümle oldu. Çünkü bir “B Planı” buldum böylelikle. Süt olmazsa ne olur? Mama veririz olur biter. Point finale. Yani tüm o mahalle baskısının devamını getirmediği cümle tamamlanmış oldu : “vah vah, süt az mı? süt kesilirse ne yaparız? çocuk doyuyor mu? …”

Doymazsa mama veririz olur biter! Bunu içimden söyleyiverince mahalle baskısını da sonlandırdım, sızlanmayı da. Hatta cümlelere de şöyle başladım : Benim sütüm az, mama ile takviye yapıyorum bir öğünü her gün. Oh be! Dünya varmış! Yine tekrar ediyorum, keşke sütüm çok olsaydı, keşke buna gerek kalmasaydı. Derin'i sadece anne sütüyle besleyebilmek için herşeyi verirdim. Ama malesef olmuyor. Herşeyi denedim. Şimdi mama takviyesi verme fikrine arkamı yaslayınca, üzerimden kalkan yükle hem daha mutlu bir anne oldum, hem de sütümün stresim yüzünden giderek daha da azalmasını engelleyebildim.

Bir de tabii konunun mahremiyet tarafı var ki, ona hiç anlam veremiyorum… Herkes daha nasılsın demeden “emziriyor musun? sütün geliyor mu? ne kadar ?” ile başlıyor. Ben kimseye “nasıl spermi yeterli mi eşinin, hamile kalabilecek misin?” diyor muyum? E erkekler bile soruyor bana “emziriyor musun, doyuyor mu?” diye. Daha neler ! diyesiniz geliyor, ve benim gibiyseniz diyorsunuz da. Ve insanlar şaşırıyor. Dahası da var, içerliyorlar. “Ne var canım biz yakın arkadaşız” diyenler bile olabiliyor… E daha neler !!!

Zannediyorsunuz ki süt konusu bu kadar… Çok iyimsersiniz. Bunun daha doktor ile olan dialoğu var. O da yetmez, “emzirme odası” dialogları var…

Hastanede doktor kontrolüne gidiyorsunuz. Emzirme odasında anneler. Kimi var memesini çocuğunun ağzına götürürken çocuğun suratı fışkıran sütle yıkanıyor, kimi var pompayla süt çekiyor küçücük damlalar şişenin içinde nokta nokta iz bırakıyor… Etrafa bakıyor “kimse görüyor mu?” diye o anne. Çaresiz ya, sütü az geliyor, yetersiz ya… zavallı biri ya o. Toplumda yeri her ne ise önemi yok artık. Çünkü onun sütü yok… “mama verirsin olur biter!” diyorum onlara da. Ah o gözlerdeki minnet ışıltısı yok mu ! Çünkü akıl tatile gidiyor mantıkla beraber lohusada. Bir akla ihtiyaç oluyor…

Doktorlar ayrı ayrı vakalar. Her biri farklı olabildiği gibi, bazıları ağız birliği de yapmış gibi davranabiliyor. Ama içlerinde 10 numara olanlar da bolca. Hangisine denk geldiğiniz önemli. Henüz denk gelemediyseniz, gelirsiniz, başka doktor deneyin. Bu tıpkı uçaklardaki anons gibi “tehlike anında önce kendi maskenizi sonra çocuğunuzunkini takın”. Siz önce kendiniz rahat edin çocuk doktorunuzla. Güvenin. Açık açık konuşabilin. Sonra çocuk rahat edecek. Eder.

Anne : “Sütüm gelmiyor”
Doktor : “Hiç mi gelmiyor?”

Daha fazla bir şey yazamayacağım, gerek de yok sanırım. “Hiç mi gelmiyor” mu? Geliyor ama yalan söyleyince kendimi iyi hissediyorum…!