Xbox ile tanışmam çok yeni oldu, ama 5.5 yaşındaki oğlum çoktan keşfetmiş... Geçenlerde bana” Anne biliyor musun bugün Kaan’ın evinde çoook eğlendik, televizyona bakarak oyun oynadık ve ben hep geçtim onu” dediğinde, bu da nasıl bir oyundur diye haliyle merak ettim. Gurme Bebek’in Xbox kampanyası vasıtasıyla ben de ilk tecrübemi yaşamaya fırsatı buldum. Oğlumun okulu sonrası Gurme Bebek ekibi ve çocuklarıyla bir Xbox buluşması ayarladık. Mark okuldan gelir gelmez Zeynep’lere gittik ve hiç vakit kaybetmeden Xbox açıldı.
Dance Central 3 oyununu açtık. Mark’ın daha önce arkadaşı Kaan’da oynadığı oyundan farklıydı ama inanılmaz bir hızla oyuna adapte oldu. Önce çocuklar şarkı seçtiler. Okullar ve partiler sağolsun, yabancı pop müziklere
bayağı hakim olduklarını anlamış olduk. Şarkılar eşliğinde ekrandaki kendi yansımalarını görerek dansettiler; En yaratıcı ve müziğin ritmine en uyumlu danseden daha çok puan kazanıyordu. Mark hiç de fena değildi, hattaçoğunlukla Zeynep’ten daha fazla puan aldı. Ama ikisi de kazandıkları puana fazla takılmıyordu. Eğlence işin odağıydı, işin güzeli de bu. Zıplamak, hoplamak, kıvırtmak... Neticede çocuklar için sonuç değil sonuca giden yolculuktur esas olan. Biz büyüklerin de hatırlaması gereken mühim bir konu. Oyunu başlatmak için oyuncuların birbirlerine “çak” yapmaları gerekiyor. Bu da başlangıçtan itibaren oyunu çok sempatik hale getiriyor ve oyuncuların modunu hemen yükseltiyor.
Dance Central 3’te farklı oyun modları var. Bu da harika birşey. İster grup dansı, ister özgür dans, ister yarışma... Birinden sıkılınca diğerine geçiyorlar. Bizimkilerin 2. oynadığı modda ekranda dans eden karakterlerin yaptığı hareketleri kopyalamaları gerekiyor. Ekrandaki figürü gerçeğine en uygun şekilde yapan daha fazla puan alıyor. Bu ilkine göre de daha zorlayıcı bir görev ama yaş ve
Televizyondaki dans yarışmalarını izlemeyi çok severim, ancak evde durup dururken şarkı koyup dans figürleri yapmam biraz saçma olacağından, bu fırsatı Dance Central bahanesiyle yakalamış oldum ☺
Mark’la yan yana geçtik, ellerimizi çaktık ve işteeee şov zamanıııı!!!! Huhuuuu! Gerçekten harikaydı, müzikler, çılgın figürler... Arka arkaya bir kaç oyun oynadık. Çok ama çok eğleniyordum, Mark da öyle. Şaka maka bayağı da terledik.
Artık çocukları tekrar başbaşa bırakma zamanı,benim de taze pişmiş kek ve demlenmiş çayın kokusuna doğru gitme zamanım gelmişti. E tabii ki, harcanılan kaloriler acilen yerine koyulmalı ☺
